son izlediklerim

30 Mart 2010 Salı
çok eğlenceli bir film olduğu kesin ...bazı diologları beni gülme krizine soktu .. evlenip çoluk çocuğa karışmış bir çift uzun yılların ardından boşanıyor ancak bir o kadar daha vakit geçmiş olmasına rağmen tekrar aralarında bir yakınlaşmanın içinde buluyorlar kendini...film bana korkma 50 den sonrada hayat var hem de daha ne istediğini bilen ipleri elinde olan bir hayat gibi müjdeli bir duygu bıraktı ..yaşayıp görecem : )....filmi kesinlikle öneriyorum....



dünya çapında ünlü bir yönetmen olan guido 9. filmi italy i çekecektir...ama ortada ne seneryo ne de bir fikir vardır...köşeye kıstırılmış halde içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulmaya çalışırken, onu baştan çıkararak kafasını karıştıran, anılarını harekete geçirerek, hayal gücüne yeni kapılar açan ve yaratıcılığını ön plana çıkaran bir sürü güzel kadınla olan ilişkilerini anlatır....tüm ünlüler bu filmde...hatunların hepsine bayıldım ..inanılmaz estetik ve seksi danslarla dolu müzikal tadında güzel bir film...






şu oscarlı filmi bir de ben izleyeyim geç olsada dedim ...kimseye önermiyorum ..inatla izledim ..inanılmaz moralimi bozdu ...çok etkileyici ve insanın içini acıtan bir öyküsü var ...film deyip geçemiyosunda biliyorsun son yıllarda basında bu tür hayatların bir çok örneği deşifre edildi ...hala zihnimden atmaya çalışıyorum ...

baykuş aşkına

25 Mart 2010 Perşembe
bir kardeşleri de burda tık tık

unutma

23 Mart 2010 Salı
unut unut unut nereye kadar...feci sıkıldım bu huyumdan...kurtulmanın bir hal çaresi yokmu yaw....

3 ay önceydi..sevgili kişisi askere gidecek ..havalanına bırakacam sabah kargalar mokunu yemeden ...dedimki ben seni kapıdan bırakıp vınlayayım...beni tanıyan biri olarak tamam olur dedi...amma velakin havaalanına pek bi erken varmışız..dedi arabayı parkedeyim gel sende... ee iyi bakalım gazamız mubarek ola...içeri girişte ilk vukuatımı verdim ..çantamda isveç çakısı var ..mümkün değil alamayız ...en iyisimi buraya bırakın çıkışta alırsınız...ee hadi bunada tamam...girdikmi o hengameye...ağlayan zırlayan ..sloganlar felan ...bilip bilmeden konuşuyolar en büyük asker bizim asker....benim uğurladığım askeri görseler hepsi susacak ama biz bozuntuya vermiyoz...neyse baktık ortam vıcıklaşmaya müsait..dedim uçağı felan beklemeyeyim ..hadi uğurlar ola..5 ay sonra görüşürüz...dedi unutmadın dimi araba otoparkta şurda...yok unutmadım ...devamlı kafamda tekrar ederek havalanından çıktım ..otopark fişini ödedim arabaya doğru yol aldım ki çakıyı unuttuğumu farkettim..koşarak geri döndüm ...takrar güvenlikten girmem lazım ..o kapı çok kalabalık diye başka kapıdan girdim ..içerisi gene hengame ve ben çakıyı nerde bıraktım bilemedim ...her güvenlik görevlisine sordum ....en son birine çakımı istiyom uleyynnn diye böğürdükten sonra adam bana bi kasa dolusu isveç çakısı çıkardı...bakakaldım ..hiç biri benim güzel çakım değildi... en son benle başedemediler ve biri dediki hanfendi arabayı nereye bıraktınız hangi kapıdan girdiniz filmi başa alalım ....neyse hangi kapıdan girdiğimi buldu beni oraya götürdü..ordaki güvenlik görevlisi çakımı çıkarıp bu mu dedi..heh budur dedim ..dedi ben size bunu burda veremem..binanın dışına kadar bana eşlik edin çıkışta verecem..sanırsın serikatilim...tamam yeterki çakımı alayım ...velhasılı çakı cepte otoparka yol aldım ...böyle otopark olmaz olsun ...tam 2 saat arabamı bulamadım ...annem ve babam ve kardeş sevgiliye süpriz yapmaya gelmişler ama otoparkta beni görünce ne iş dediler dedim araba yok ...babamı tanıyanlar benim o an tibariyle nasıl bir batağa bulaştığımı bilirler...sen salakmısın arabayı bulamıyosun ...bu üniversiteyi nasıl bitirdi ...nasıl çalışıyo kafası anlamıyorum ..buna hiçbişey emanet edilmez söylevleri başladı ....hem arabayı arayıp hem babamdan kaçmak ve otoparkta kısılı kalmak berbat bi hismiş...1,5 saat sonra ağlamaya başladım ..böhür böhür ağlıyorum ...iş yerinden arkadaş aradı mesai başladı nerdesin diye....dedim olay bu delirecem ....bırakıyorum bu arabayı ben burda zaten istanbulda insanın arabasının olması ayrı bi eziyet buraya kadarmış...neyse o beni ordan bi güvenlik görevlisi tanıdığına yönlendirdi vs 2 saatin bitimine ramak kala arabaya kavuşup çıktım o cehennemden ...

gelgelelim akşamki vukuatime....

cuma akşamı iş çıkışı işyerine en yakın avm ye gitmiştik bişeyler atıştırmaya..kapıda gene giremessiniz...sebep çakınız var ...çakıyı buraya bırakın ..dönüşte alırsınız.....offff ...gene aynı film ...neyse çıktık yukarı yedik yemeği o rehavetle çıktık geldik eve....koca haftasonu geçti...pazar akşamı çanta değiştireyim ben derken baktım çakı yok...valla uykum kaçtı ..nasıl olur unuturum ...çakım olmadan nasıl yaşarım ..dört dönüyorum ....p.tesi iş çıkısı yani dün akşama tekabül ediyor olay avm nin kapısına koştum gittim ..durum bu..çıkarın çakımı ..yok efendim 2 gün geçmiş karakola teslim etmişler...karakol hangi karakol ...onlar teslim etmiyomuş ekipler gelip alıyomuş...yaw delirtmeyin bu memlekette  ne zaman işler  böyle tıkır tıkır işledi ... iki hatun bi çıldırdık orada..dediler ofise çıkın bi de kendiniz bakın ...tabiiki gene buldum çakımı ...artık çakımdan ayrılmak ne kadar zor gelsede evde bırakma kararı aldım çakımı ...yoksa kurda kuşa yem edecem ....

velhasılı daha bunlar akşam yaşanmamış gibi sabah oldu gözümü açıp evden çıktım ..yolumun üstünde oturan ve aynı dükkanda çalıştığımız arkadaşımı sabahları evinden alıyorum beraber gidiyoruz...bu sabah gene çaldırdım ben geliyorum kapının önüne çık diye vardım kapılarına yok ...ara ara açmıyo dedim uyuya kaldı herhal ..20 dk bekledim ve sonra aklıma geldiki bugün doktor randevusu vardı ..sabah beni almaya gelme demişti...zaten haftanın en az bir günüde onu çaldırıp sonra almadan vın basıp gidiyorum ..iş yerine varınca aaa gene unuttum deyip dönüp eve ğaç olmuş beni bekleyen arkadaşcığımı alıyorum ...
bende unutmanın sınırı yok ...nice tencereler yandı ..nice eşyalar kayboldu ...restorandan çıkarım peşimden koşarlar kredi kartını unuttunuz..minibüse binerim abla yol parasını vermediniz...oh valla... okulda kurula girecem tezi evde unuturum ....bankaya para ödemeye gidecem son gün parayı evde unuturum ...herşey allaha emanet yürüyor...kapının üstünde anahtarı unutup evde mışıl mışıl uyuyabiliyorum mesela...markete gidip kasada 3 poşetin parasını tıkır tıkır ödeyip bir poşeti oraya hibe edip eve dönüyorum...otoparkta araba arama maceralarımı anlatmıyorum bile...yukarıda maksimum seviyeyi anlattım ...ha bide sabahları aynı model aynı renk arabaları karıştırıp benim arabam diye zorlamalarım ayrı bi bölümde incelenebilinir tabi...cücük kadar sitenin içinde insan akşam arabayı nerde bıraktığını unuturmu yaw...bir değil iki değil ..

stres... çağın hastalığı felan hikaye durumlar bunlar..ben hep böyleydim ...daha gencim..sevgili kişisiyle yeni flört durumları ....wc de mıçarken bile onu düşünüyorum ..sevgi kelebeği aşk böcüğü durumlarındayım ..bana kalsa sosyal hayatı koparıp adamın cebinde yaşayacam ..bir dakka ayrı geçsin istemiyorum ..bir cep faturası geliyor eve söleyemediğimden paso ek iş buluyorum kendime...hal ve gidişat böylerken bir c.tesi öğleden sonrası sevgili aradı nerdesin evdeyiiimmmm diye iç huzuruyla gayet rahat bi cevap verdim ....napıyosun ..heç ... sen nerdesin ..felanca yerdeyim....aaa ne iş ..napıyosun orada....senle buluşacaktım ... insan böyle bir psikolojide bile bu fırsatı unutuyorsa çakıymış arabaymış böyle dünyevi işleri nasıl unutmaz....

velhasılı yoruldum kendimin peşinde koşmaktan ..ekstra zaman kaybı ...kafamda fosfor bitmiş ....hafıza vitaminleri bulmacalar beyin jimnastikleri hepsi palavra....offf nasıl kendimden sıkıldıysam artık amma yazmışım neyse sustum ...daha verilecek çok örnek var ama neyseki onlarıda unutuyorum ...ahahahaa.....bi nebzede olsa rahatladım ...ohhh

haftasonu filmleri

22 Mart 2010 Pazartesi

amerikan aile filmlerinden biri daha ...bu tür filmlerden sıkılmayanlar ve eddie seyretmek isteyenler için vasat ama eğlenceli  ailecek çoluk çocuk izlenecek türden ...sevgi çemberi  neşe pınarı tadında bir film..amma velakin eddie murphy nin kızını callandıran velet öyle şeker ki insanın hakkaten öyle olacağının garantisi olsa film bitmeden bir tane yapası geliyor... neyseki film bitince o hissiyatta bitiyor.... 


film festivaline gelmiş olup benim gidemeyip aklımda kalan film..öncelikle başroldeki hatun kişi carey mulligan a eridim bittim..bundan sonra kendisini başka filmlerdede izlemeyi umuyorum ...hakkaten süper bir iş çıkarmış..filmin konusunu nerden ele alırsan al ders veriyor...hakkaten okulmu, hayatmı ,eğitimmi, gençlikmi, şu anmı gelecekmi derken tüm bu konuları içiçe ve ince bir şekilde işlenmiş olarak buluyoruz... mekanlar ki özellikle paris,sonracığıma müzikler,kostumler hepsi izlettiriyor kendini...bence kaçırmayın

iflah olmaz tembellere ...

19 Mart 2010 Cuma
nasıl bir giriş yapacam bilemedim en iyisimi bodos gireyim... hayatımı kurtaran bir yemek var ..diyebilirim ki bu kışı bu yemekle atlattım ...ben öyle mutfağa girip şahaneler yaratan bir kişilik değilim...hiç bi zamanda olmadım ..daha çok mide ve mutfak ilişkisinde sofra düzeni ve yemek sonrası tatlı ve kek kısmıyla ilgilenirim ..haaa tabi bi de çok ayılıp bayılıp yaptığım bişey vardır oda masa sohbeti..sabahtan akşama akşamdan sabaha laklak edebilir o masada kahve üzerine kahve içebilirim...neyse yemek mevzusuna döneyim ..dönülecek ne varsa şimdiye kadar yaptığım iki çeşit çorba ve makarna..bi de geçen kıştı galiba pırasa pişirmiştim ...sıralarsam bi de sevgiliden pilav yapmayı öğrenmiştim ama bu kış hiç yapmadığımdan unutmuş da olabilirim..emin değilim...sevgili süper yemekler yapar ben yerim ...ancak bu kış sevgili yok biraz anne desteğiyle eve fare misali bi kaç yemek taşısamda taşıma suyla değirmen dönmüyo...zaten yalnız olunca atıştırmalık bişeyler hazırlayıp koltuğun bi köşesine tüneyip yiyosun geçip gidiyo mevzu ...olaya el atan canciğer kuzu sarmam arkadaşımın önerdiği yemek hakkaten tembelliğime son verdiren ve şipşak yapılıp leziz bi şekilde yuvarlanan türden...
belki biçoğunuz biliyordur..bilmeyenlere anlatılır
dilim somon alınıp limonla ovulur ..
fırın poşetinin içine yerleştirilip üzerine limon suyu boca edilir.
tuz karabiber fesleğen serpiştirilip sıcak fırına yollanır.
patatesler soyulup iri iri bölünür.
havuçlar dilimlenir..
patatesler ve havuçlar haşlanırken somonda şipşak fırında pişer...
afiyetler ola...


bu da serdar abi den KOCAMAN TIK TIK
ben okudum çok güldüm :)

yarın geçer..kalmam böle....

18 Mart 2010 Perşembe
sabah uyandığımdan beri bu günü bitiremedim ...
şu içimdeki sıkıntıyı atamadım boşlukları dolduramadım ...
bahar geldi dediler dallarım çiçek açmadı bedenim ısınmadı ....
kafamın girdaplarında yolumu bulamadım ...
birbiri ardına sıralanan günlerin arasında boğuldum...
geldim gittim hep ince bir şeritte yol aldım....
yerimi yurdumu avuntumu bulamadım .....

sıkıldım sıkıldım sıkıldım...
pöfff

kral dairesi

17 Mart 2010 Çarşamba
Yazan: Toby Wilsher
Çeviren: Selen Korad Birkiye
Yöneten: Toby Wilsher
Dekor Tasarım: Burhan Yılmaz
Giyisi Tasarımı: Mihriban Oran
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Dans Düzeni: Erdal Uğurlu
Mask Tasarımı: Toby Wilsher
Yönetmen Yardımcıları: Selen 

Korad Birkiye ,elif erdal
Asistan: Emrah Bozkurt
  Sahne Amiri: Reşit Arslan
  Kondüvit: Gülcan Kaytancı
  Işık Kumanda: Ömer Metin Kocaman
   akşam harbiye kenter tiyatrosunda kral dairesi isimli oyuna gittim...konu kısaca şöyle; istanbul daki bir otelin bilgisayar sistemi çökünce aynı tarihe ve aynı balayı dairesine üç ayrı çiftin rezervasyonu yapılır.. gayet şenlikli bir oyun..ilk defa bu tür bir oyun izlediğim için bende yeri ayrı kalacak muhtemelen ama devlet tiyatrosunun böyle bir çalışmaya imza atmasıda ayrı bir takdire şayanlık içeriyor...oyun boyunca wilsher ın şahane maskları kullanılıyor...hiç mimik olmadan hiç söz kullanılmadan herşey anlatılıyor hemde çok güzel esprilerle...bence kaçırmayın...

not:devlet tiyatroları genel müdürlüğü, bu yıl kutlanacak olan dünya tiyatro günü nedeniyle 27 mart 2010 cumartesi günü temsil edilecek 30 değişik oyunu ücretsiz olarak sahneleyecek...

: )

16 Mart 2010 Salı

bu haftasonunun filmleri

15 Mart 2010 Pazartesi
99 francs : 9,90ytl olarak türkçeye çevrilmesi nasıl yani dedirten bir durum olsa da ben filmin konusunu ve  anlatım şeklini beğendim..bütün gerçekler abartılı bir dille anlatılmış olması gerçeklerin varlığını inkar ettirecek değil ya... kahramanımız octeve nevi şahsına münhasır bi reklamcıdır..mesleğinde zirveyi zorlamaktadır.uyuşturucunun seksin ve paranın dötüne vurmuştur.tatminsizlikleri sıra sıra başında dolansada dümeni herzaman kendi çevirmeyi başaran bir tip..çok güzel göndermeler ve diologlar var filmde..aşk olmazmı oda var ..bence fransız filmlerini sevenler kaçırmamalı..öneririm eğlenceli bence..



the jane austen book club: 5 hatun kişi ve 1 er kişi olarak bir araya gelip kitap kulübü kurarlar.jane austen in her ay bir romanını hepsi okuyup daha sonra tartışacaklardır.6 aylık bir süreyi kapsayan filmde bu 6 kişinin hayatında olanlar anlatılıyor..konu olarak çok can alıcı bi durum olmasada ben bu kulübe acayip özendim izlerken ..3-5 kişi denkleştirip hakkaten böle bi grup kitap paylaşımı yapsak ne güzel olur gibi geldi ...neyse ben okuyorum arada işte şimdi kafa karıştırmamak lazım...hoş vakit geçirebileceğiniz bir film... genede önerilecekler arasına girebilir bu filmde...





kontrol 1-2

12 Mart 2010 Cuma
geçen yıla kadar pek umrumda olmadı sağlık mevzuları... taki bi gün memede misketlerle doktora vardığım güne kadar ..neyse onlardan kurtuldum ufacık bi operasyonla amma velakin öğrendim ki ben gencim bana bişey olmaz dememeli şu sağlık işlerine önem vermeli ..sağlık yoksa gerisi teferruat...tabi ben bazı konuları abartıp asılan bi bünyeye sahip olduğumdan çokta bu takıntıyı büyütmemek gerektiğinide biliyorum ..neyse işte... sağlık sigortam her yıl gel check up yaptır bendensin desede ben gidip yaptırmıyordum ..bu sene artık bunu es geçmemem gerektiğini düşünerek aldım randevumu..az önce geldim ...ilk olarak şunu söyleyeyim check up 60ından önce yaptırılmaz diye birşeymi var ki tek genç bendim..muhabbetlerde şöyle ilerliyor; senin kolestrol ne çıktı..benim şeker fazla...tansiyonum çıktı herhal hemşire bi bakabilirmi...herneyse...herbişeye baktılar...aç aç bütün tahlillerimi yaptılar.. çatlayana kadar su içirtip ultrasona baktılar...beni bu saate kadar aç bıraktıkları için beleş kahvaltı verdiler...otoparka ücretsiz bıraktım arabamı ..sonuçlar ve son kontrol içinde haftaya randevu verdiler...kendimi insan gibi hissetmeme sebebiyet verdiler..galiba bize bu ülkede ilk başta kendimize değer vermemiz gerektiği öğretilmeli ki insan olmak değerlidiri yaşayabilelim ve yaşatabilelim ....

bir umut

10 Mart 2010 Çarşamba
cumartesi günü eve su almak için elemanı aradım ..gelen sucu dediki abla dışarda kar yağıyo...hadi canım daha neler..oha felan oldum ...pencereden baktım hakkaten lapa lapa kar yağıyooo...akşam oldu resmen evde rüzgarlar dolaşıyo ..mübarek ev değil perili köşk ...sabah gözümün içindeki güneşe uyandım ...panik atak cama doğru uzandım ki bahar sanki...hemen makinayı kaptığım gibi dışarı çıktım ...evet bahara dair bi kaç foto çektim ama sümüğüm dondu...hava ayazmı ayaz ellerim ceplerimde tutturduğum melodiyle eve tırıs tırıs döndüm ...ısıtmayan güneşmi olurmuş  ...bu dallarıda kandırmış beni kandırdığı gibi...işte o andan beri üşümekteyim ...ey bahar nerdesin ....bu kış bitmek bilmiyo yada bana öle geliyo...şu mevcut kış depresyonumun son demlerindeyim gibi bişey ..henüz içimdeki dallar çiçek açmasada köklerim toprakta....

tek gecelik roman

9 Mart 2010 Salı
daha önce yazarın başucumda müzik isimli romanını okuyup bir erkeğin kadın duygularını bu denli detaylı ve doğru anlatabilmesine şaşmıştım ...kitapçıda kitaplara bakarken önüme bu kitabı çıkınca bi kez daha okumalıyım kürşat başardan bir roman  dedim ...dün akşam okudum bitti...sanki öle aklına gelenleri sırası olmadan çok yalın bir şekilde hemen oturup yazmış gibi görünsede kurgusunu ben çok beğendim ...gene aynı kadınsal duyguların bir erkek tarafından bu denli iyi anlatılmasıda ayrı bir şahanelik...konusu hakkında pekbirşey anlatmayayım tadı kaçmasın ...

kitaptan ;
"bazen sözcükleri unutuyorum.insan sözcükleri istediği gibi biraraya getiremediğinde ölmek istiyor."

harikalar diyarı

6 Mart 2010 Cumartesi
tim burtona kafayı takmış olanların heyecanla beklediği son filmi alice harikalar diyarında sonunda dün akşam vizyona girdi...ben de bu gruba dahil olduğumdan ayaklarım popoma vurarak salondaki yerimi aldım...mybilet in bana azizliğimi bilemiyorum dublajsız 3d gösterimini bulamadım ..çokda dert etmedim ..acilen görmem gerekiyordu ...tabiki benden objektif bi yorum istememelisiniz..ben bayıldım ..benim için şahaneydi ..gerçekten görsel bi şölen ..karakterlerde düşünülen detaylarda süper..bu muhteşem 3 kişilik kadro hangi projede bir araya gelse süper bir iş çıkıyor bence...fazla söze gerek yok ..tadını çıkarın derim ..iyi seyirler...
soundtrack için tıktık




hazır konu tim burton dan açılmışken ....geçen seneydi galiba..kitapçıda dolanırken bu kitabını gördüm ve hemen aldım ..çok kısa öyküler var kendi çizimleriyle birlikte...çok eğlenceli bi kitap ...kütüphaneme ne zaman el atsam bir iki karıştırıp mutlu oluyorum ..belki başka kitapları da vardır..biliyorsanız ve bilgilendiriseniz sevinirim ..

duvar ''2''

4 Mart 2010 Perşembe

şahane :)


The Owl Collection - For more amazing video clips, click here

PİSİkopat mart

3 Mart 2010 Çarşamba

sanki

2 Mart 2010 Salı
bahar gelmek bilmedi...bu kış ben ayrı bi gıcık oldum bu mevsime...bi kötülüğünü de görmedim gerçi ama belliki bünyemde böle bi gıcıklık var ben kışa bağladım ..her yerde bahardan bi iz arıyo gözlerim ..bahar geldimi yaza ne kaldı deyip bi oh çekecem ...ama var bi umut..geliyo sanki ...

turkish owl

1 Mart 2010 Pazartesi
biblo türü ıvırzıvır şeylerin ortalıklarda bulunmasından hiç haz etmem ...ama bi arıza başgösterdi ilk defa böle bişey aldım ..genelde işlevi olmayan bişeyi almam..amma velakin bi baykuş merakıdır gidiyo..ne varsa topluyorum baykuşlu ...ahanda bu da sonuncu ...sultanahmetten evime göç etti ...bakışıp duruyoruz öle kahve içerken ...sonumuz hayrola :)

van gogh

Yazan: W. Gordon Smith
Çeviren: Ülkü Tamer
Oynayan & Yöneten: Hakan Gerçek
Sahne Tasarımı: Nurullah Tuncer
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Kostüm & Aksesuar: Aslı Ataseven
Video Tasarımı: Doğuş Bitecik
Müzik: Aria
Vokal: Oya Küçümen
Yönetmen Yardımcısı: Müge Toygartepe
Asistan: Görkem Şarkan

 tek kişilk oyunlar genelde bir risktir..iyi bi oyunculuk yoksa anlatılmak istenen bi anda sarpa sarıp  hakkaten bir işkenceye dönebilir.Hakan Gerçek in kendinin yönetip oynadığı van gogh gerçekten de ressamın acı isyan öfke ve melonkoli duygularını bize çok iyi anlatıyor.hem dekor olarak anlatımı çok desteklemesi hem slaytlarda unutulmaya yüz tutmuş van gogh eserlerinin gösterimi ayrı bir başarı ...tüm sanat severlerin  görmesi gereken başarılı bir oyun olduğunu düşünüyorum ... detaylı bilgi için tık tık