bir yol dioloğu

29 Mayıs 2010 Cumartesi
erkek kişisi : bu şarkıya bayılıyorum
kadın kişisi : ona bayılma bana bayıl
erkek kişisi : sana ölüyorum şapşal
kadın kişisi : o zaman geber
erkek kişisi : ........
(yüz ifadesi yoruma açık )
kıs kıs

bubbles

21 Mayıs 2010 Cuma
kendimi boş işler genel müdiresi ilan ediyorum ...valla...son günlerimin en büyük aksiyonu budur... o toplar patır patır patladıkça içimde talan edilmiş ormanlar gibi yeni araziler açılıyor sanki....sanırsın doldurulmuş kıyı şeridime aile çay bahçesi açılmış..o denli  :p



                                                           bi yerden başlamak lazım 
                                                                           tıktık

biraz roman çok öykü

17 Mayıs 2010 Pazartesi
son şeyler ülkesinde : her türlü üretim yatırım ekonomi akla gelen herşeyin bittiği isimsiz bir ülke..açlık sefalet akıl almaz ölçülerde ve de daha da beteri umut yok..insanlar umut olmadan yaşayamıyor ve kendilerini gökdelenlerden atıyolar ölümün yollarını arıyolar..ülkeye girenler çıkamıyor...cehennem gibi bir dünya...bu karmaşanın ortasında 19 yaşında tekbaşına bir kızın abisini ararken yaşadıklarını kaydettiği defteri okuyoruz aslında..çok vurucu ve sürükeyici bir uslubu var kitabın ..bana birazda kitaptaki dünyaya çok uzak değilmişiz gibi geldi açıkcası ...okudukça bir çok vurucu detayla yüzyüze geliniyor...bir çırpıda okunacaklar listesine aday kısa bir roman ...
kalbin böcüü : atilla atalayı okumayan insan sayısı herhalde çok nadirdir..hiç okumayan bile en azından sıdıka yı bilir..mizah yazarı olarak bilinsede bu kitabı çok daha farklı...öykü okumayı pek sevmesemde atilla atalay ismini görünce rafta, kitabı alamadan geçemedim ..33 öykü var ..nerdeyse her öykü insanın boğazında düğümleniyo denebilir...ben yanlış bir dönemde mi okuyorum banamı bu kadar bu etkiyi verdi deyip bi kaç kez kitabı elimden bıraksamda okumadan edemedim ...galiba ara ara genede okunacak türden bir kitap olabilir ....
yatık sekiz öyküsünün giriş bölümünden ;

üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
karekökü de
bilirsin
“mutlu aşk yoktur”
bilirsin

ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
garip bir biçimde
hep sonsuzdur

karekökü de yoktur


turgut uyar / sibernetik/ kayayı delen incir.

maksat aksiyon olsun

13 Mayıs 2010 Perşembe
bu aralar rutin hayatımın gereksiz içsel karmaşasının yorgunluğu içinde köşelerime çarpıp duruyorum ...müjdeler olsun ki sevgili kişisi kesin dönüşünü yapmak için son manevrayı cuma günü silah teslim ederek gerçekleştirecek ..haftaya yamacımda..heyo heyolar içten pıt pıt hava kabarcıkları şeklinde yüzeye çıksada bu sevincimi bastıran bir olay varki açık bir mezar bulsam gidip yatacam ...o denli...sanırsam ömrü hayatımda  bu kadar çok migren atağını arka arkaya hiç geçirmemiştim gibi geliyor...hormanal migren var kızım sende, al şu bitkisel ilacı dengelen demişti doktor... son bir buçuk iki yıldır takılıyordum öyle...meğer ne büyük bi nimetmiş..geçen ay ilacı bulamadım ..halada bulmuş değilim..söylenenlere göre ilacı çıkaran firma kapanmış...kriz beni kafadan vurdu yani... uzun bir tır filosu üzerimden geçmiş gibi beş on hanzo gelip tekme tokat girişmiş gibi sanki çok yüksek bi tepeden yuvarlanarak inmiş gibi yorgunum .... hadi vucudum kusmaktan ve ağrı nöbetleri geçirmekten yorgun ama yok yok kafamın içi düşüncelerim bile yorgun ... ben bu ilacın biteceğini bilemediğimden geçen ay gittim yüzme kursuna yazıldım ...feci korkarım denizden havuzdan hatta su birikintilerinden bile...duş alırken bile suya yüzümü tutamam sabahları yüzümü yıkamaktan acizimdir..kışsa hele o su burnumdan yukarı çıkamaz....neyse ben böyle bi cengaverlikle bi şansımı deneyip başlayayım dedim gittim yazıldım kursa..ilk ders büyük havuzu görünce küçük dilimi yutacaktım ...olimpikmi deniyo ne..foş foş atlıyo hatun kişiler ben böle bön bön bakıp kaçsammı diye düşünüyorum ... neyseki küçük havuz varmışta ordan besmeleyi çektim....hoca geldi daya gıdıyı ayak çırp dedi... benim gıdı havuzun kenarında gözleri hocadan alamıyorum ..uzun zamandır böyle bir fit hatun görmemiştim bu kadar yakından...allahım yaw ben neden yüzmeyi meslek edinmemişim bu vucut bende olsa felan diyorum ...hayaller ..ayaklar çırpılıyo felan...nefes al sok kafayı burnundan nefes ver felan ne derse yapıyorum ...kendime şaşıyorum ...dersin sonuna gelindi ...hatun demezmi bayanlar büyük havuza....nasıl yaw ben ilk dersteyim daha...üç buçuk kıvamında havuzun kenarında bekliyorum ...hoca suya atladı sözde bize gösteriyor...bişeyler diyo ama ben nasıl hayranım hatuna...artık abazalıktan demeyeyimde güzele olan düşkünlükten diyeyim cümlem şık olsun hatunu öyle hayran hayran izliyorum ....bir uzun sopa var..boğulan olmaz korkmayın atlayın dedi... ben burdayım ..havuzdan bir çıktı memeleri hala gözümün önünde...yapay desem yapay değil taş desem yeridir... memeler 90 derece açıyla bana bakıyolar bende onlara...neyse ...baktım  penguen sürüsü gibi atlayan atlayana...para vermişim o kadar boşa gitmesin atlıyorumm yaw gelsin kurtarsın beni bu fıstık dedim ...gluk gluk battım tabiki...ama çubuğu görüp tuttum ve fit hatunu beni kenara çekmesiyle kurtardım paçayı...ilk dersi böyle bayan fite olan aşkımla atlattım ve hayret bişey ki yıllarca olan tüm su korkuma şu an gülüyorum ..akşam gittiğim 5.dersti... bundan önceki 2 derse gidemedim ...ara vermişim bi de migren atakları felan heç halim yok güzellikte bi yere kadar ama para vermişim ya ona kıyamayıp işten çıkıp gittim..ama soyunup mayoyu giymeye bile halim yok.... neyse başladı ders..sırt üstü yatıp ellerini kullanmadan ayak çırparak ilerlemek gerekiyo..bayan fitin arzusu bu yönde...ben ilerliyorum başımda bağırıyoo...sık popoyu çırp ayağını..... yaw benim ayağım yok...performans sıfır...sanırsın tüm gençliğimi hızlı gece hayatında geçirmişim ...her  gece şişelerin dibine vurmuşum ciğerlerimi sigara paketlerine gömmüşüm....daha çok uyku gözlüğümü takıp sırt üstü suda yatasım var ....son enerjimi havuzun dibine saldıktan sonra kös kös eve döndüm ...yılların masabaşı insanı olarak anladım ki hayatın dötüne vuraymışımda ancak bu kadar yaşlanabilirmişim... bundan sonra hareket etsem biraz iyi olacak sanki.. he he...ama gerçekten ve gerçekten şu an bu yazıyı yazmam bile tüm eforumu alıyor yaw...yıllarca bana bişey olmaz demiştim ama yaşlanma sürecimin bu denli hızlı gelişeceğini tahmin edememişim ...bu sabah itibariyle fit hatuna iki çift sözüm olacak ...bacaklarım acıyo oturup kalkamıyorum ...memeler nasıl öyle olacak sen onu söyle...
not: athena müptelalarına müjdeyi vemek isterim... yeni albumleri çıktı...bu yaz istda konserleri olur inş ..çok özledim şahsen kendilerini..en son mtv lansman partide canlı dinlemiştim .. bir tık tık la gene dinleyelim...

puf

11 Mayıs 2010 Salı
   

                                 
                                      çocukluktan kalma bir alışkanlık, vazgeçemediğim tat ..

hınzır hızır

5 Mayıs 2010 Çarşamba
bugün hıdırellezmiş..buyrun bakalım ...ahırkapıda şenlikler varmış...yok gidemem çok yaşlandım ..halbuki bayılırım iki sallanayım el şaklatayım ama yok yaw kafam kaldırmıyo hiç..ben daha çok bu bonus fırsat gecesini nasıl değerlendireceğimi düşünmeye başladım şu saatten ...şimdiden birşey unutursam diye panikatak hallerdeyim...müptelasıyımdır bu hıdırellez olgusunun...yıllardır hiç kaçırmadan dileklerimi listelerim ..hatta ve hatta çizerim o da yetmez altınada açıklamalı yazarım ...her yolu denedim ..kağıdı alıp gül dalına koymayı,pencerenin dışına yapıştırmayı ,balkona bırakmayı,bahçede toğrağın üstüne bırakıp taşlarla sabitlemeyi,kumsala inip kumlara çizmeyi...oluyormu ...tutturabildimmi...şaibe var..hani diyolar ya hızır gelip üstünden geçerse hepsi gerçek oluyor benimkilere eteğinin ucumu desem saçının telimi değiyor bilemiyorum ...acep yakındaki bir dileğe giderken rüzgarımı yalıyor anlamadım ...çünkü en tırt olanları oluyor en çok istediklerim bir türlü gerçekleşmiyor...bana gelince hep hınzırlığı tutuyor..işin hızıramı kaldı diyenlere cevap evet..hızıra kaldı şekerim ...ya tutarsa ...en az üç beş ay idare eder beni ...şunuda istemiştim bir olursa hadi hızırcım sevindir şu garibi diye yuvarlanıp giderim ...bana hızırdan daha çok umut verebilecek bişey tanımıyorum ...yersen ...hınzırcım ben hiç sana kırgın değilim...bu akşam beklerim ben hazırlıklara başladım buyur gel...

: )

3 Mayıs 2010 Pazartesi
müjdeler olsun bana... tazecik bir hatun olarak anneme benzemeye başladım ...aman ne ala...ne ala...annemin berbat bi kişiliği olduğundan değil tabiki  harbiden çok severim kendisini öyle böyle değil içten içe düşkünümdür o sevgiye amma velakin bağımsız kişiliğime bir saldırı gibi börtlüyor bu belirtiler...neyseki anne olmadığımdan şu hayatta anlamadığım daha biçok şey var onların hazzıyla kafa buluyorum ...yoksa öte yandanda keşke annem gibi yemekler yapıp uzun sofralarda kalabalıklar ağırlayabilsem ama kendi isteğimle hatunluk özelliklerinden ve hamaratlıklarından feragat ettim yıllar önce...ne yemek mutfak işleri ne temizlik ...mümkünse benden uzak dursunlar....hem o kadar kalabalığı kafam kaldırmıyor...neyse nedir bu börtleyen şey derseniz olayı şöyle izah edeyim;yıllar yıllar önce benim ilk gençlik yıllarıma tekabul ediyor durum ailecek yazlığa gidilip geliniyor..arabayı ben kullanıyorum gururla...fonda ya muazzez ersoy çalıyor ya da zeki müren ..evet inanılılır gibi değil ama müziği değiştirmek imkansız baba kendini bozuyor...bende arabayı bana kullandırıyorlar diye sesimi çıkarmıyorum hatta vurmuşum olayın dötüne hareketli şarkılarda eşlik ediyorum (sanat müziği repartuarım inanılmaz genişliktedir bu sebepten) anne baba keyiften geberiyor böyle bir evlat yetiştirdik gururuyla.... ama annem bununla da yetinmiyor trakya nın ayçiçek tarlasını görüyor sağda..çekelim evladım sağa...arabadan iniliyor ( o dönem annem pöfür pöfür keyif sigarası adı altında sigara içerdi şimdi tam bir yeşilaycıdır)yak bi cigara durumu ..omuzlarda hırka...oh efendi hayat bu ..ne güzel ..benide çağırır hatta at şu ayakkabılar gel toprağa deysin ayağın ...sigara biter arabalara binilir..biraz gidilir..pat solda bir gelincik tarlası ...çek sağa ..aman ne hoş ne hoş ...biraz duralım burda ..yak bi cigara...yol uzar benim sinirim bozulur artık tam gazı almış niye duruyoruz neyin nesi bu börtü böcük sevgisi bi mana verememe durumum iliklerime işler..tek beni mutlu eden yanı müziği bu aralarda kapatabiliyor olmamdır ...radyoda kafama uygun frekansı bulamadan tekrar yola koyulunur ama ne çare...asab bozukluğu içinde yazlığa varılır...yazlıkta geçirilen günler boyuncada bu börtü böcek sevgisi şaha kalkar...annem envai çeşit nebatla ilgilenir yok böğürtlen topladım reçel yaptım ebegümeci topladım börek yaptım diyerek nirvanaya ulaşır...neyseki ben level olarak daha aşağıda bi kademedeyim şuan ..geçen hafta geberiyorum nezleden ses çıkmıyor...salya sümük öksürük yatıyorum evde..bi dellendim ne yatıyorum ben şimdi diye..hava güzel çıkayım gideyim tarlaların olduğu tarafa toprağa basayım bana iyi gelir kanısı oluştu bir anda...fırladım çıktım dışarıya..zaten şehirden uzakta resmen trakya da oturuyorum...pıt sitenin altı tarla...ordan bir başladım dolaşmaya kaç saat bilmiyorum ..eve gelince o halimle nasıl o kadar turladım kendime şaştım ...zaten bahar başladığından beri nerde bir çiçek açmış bir ağaç pırtı vermiş ben burnunun dibinde bitip fotoluyorum ... bir doğa düşkünlüğü ki gözlerim doluyor...annecim öperim yanaklarından ve fotolarımı sunarım sizlere ...amma konu bağlarmışım he he...gökyüzüne uzanan renkler..buyrun bakalım :)
                                                    
                                                          fotoların devamı için tıktık
                                                  fonda bulunsun gönüllerimiz hoş olsun 
                                                          zeki müren den olmasada 
                                                                     aşk bu değil
                                                                           tıktık