hopppppp

22 Mart 2011 Salı
kardeşimin doğduğu seneydi ...  benimde ilkokuldaki ilk senem ... hem okullusun hem kocaman bir abla ...ama ne hayaller durdurak biliyor ne oyunlar ... hoş gerçi hala aynı zevkle çizgifilm izlerken bulmuyo değilim kendimi ama o senelerdeki saflığımdan eser yok tabi ... ben iyi bir çocuk olduğumu düşünüp her akşam şirinlerin köyünde uyanabilme ihtimalime sırıtıp inşallah gargamel kadar büyük gitmem , allahım nolursun köyde uyandığımda şirinlerle aynı boyda olayım evlerine girebileyim diye dua eden bir çocuktum ... düşünün aynı dönem ekranlarda  hophophop değiş tonton vardı .. benim için ne ifade ediyo durun siz tahmin edin ... o yıllarda bir anda heryerde tontonlu nevresimler ve etiketli kitapları çıkmıştı ... annemde kardeşime yastık kılıfı banada kitabını almıştı ... kardeşim kafayı yastıktan ayırınca ben koyardım kafayı ...acaba değiştonton olabilecekmiyimin hayalleri kurardım .. ne renk olacağıma hiç karar veremiyodum ...derde bak .. dert bir değil kaç renk tonton var siz biliyomusunuz???....şimdi hatırlıyorum da eski mahallemizin dar sokağında karşı komşunun ipinde sallanan tonton nevresimine kardeşim bakarken hop hop diye tüm yemeği çalakaşık kardeşime yedirirdi annem ...bende çamaşırlar kuruyana kadar sanki iki bölüm arka arkaya verilmişcesine heyecanla rüzgarla dansını izlerdim tontonların ... evet çok renkli bir çocukluk kabul ediyorum ... velhasılı git zaman gel zaman eşşek kadar bir hatun oldum ... ve birgün ortada paket almak için hiç  sebep yokken janjanlı bir paketten bu tonton çıkmazmı ... olala...işte mutluluk...renk sorunu çözüldü ...pembe... bakıp bakıp tontonuma kaldığım yerden sırıtmalara devam ettim ...yok olmadı işe götürdüm koydum masamın üstüne .... değişmem lazımdı çünkü ... çünkü büyüklerin dünyasında sana hophophop değiş tonton dediklerinde değişmen gerekiyordu ...ama ben değişemiyodum ...gene bildiğim doğruları söyleyip gördüğüm yanlışlıkları düzeltmeye çalışıyordum ... içimde kocaman dürtü var ... ve benim ben olmamı sağlayan parçaları içimde tutup onlardan vazgeçmeme izin vermiyor... evet belkide benim problemim içine girdiğim kabın şeklini alamamaktır ...

orjinal kutupayusuna

16 Mart 2011 Çarşamba
                                                         bugun doğanlara sevgilerimle ...
                                                                          : )

deneme...

1 Mart 2011 Salı
ne zamandır aklımda... sonunda dayanamayıp deneyeyim dedim ... benim mutfakta çok fazla alet adevata tahammülüm yok .... zaten mutfak küçük ...bi de mikseriydi hamur makinasıydı ekmek makinasıydı fritözüydü derken mutfak iyice bi daralıyor... iki kab yemek yapayım derken bir bulaşık makinası bulaşık çıkıyorsa keyfim kaçıyor... o yüzden elektrikli mutfak aletleriyle aram yok .... en enzem olanından iki parça eşyayla işi kurtarmaya çalışıyorum ...ekmeğide ne mikserde yoğurdum ne de ekmek fırınında pişirdim ... ananevi usullarle yoğurup attım bildiğimiz fırına... ehh... ilk deneme ...öle şahane kabarmadı ... ama evi nefis bir ekmek kokusu sardı ... bence sırf bu koku için bile denemeye değermiş ... annanemin üzerinde güğümü eksik olmayan kuzinesine ışınlandım bir anda... umarım bundan sonraki denemede daha bi kabarır ....