:)

29 Temmuz 2010 Perşembe

heyooooo...bugün benim doğumgünüm ... tastamam 34ün ilk gününe uyanmış bulunmaktayım ..çalsın sazlar oynasın kızlar ..3gün 3 gece şenlik istiyorum ...
nacizane bir önerim var. çocuk mocuk yapacaksanız yaz aylarında yapmayın kardeşim ... planlı olun kışın doğurunda yavrucak çocukluğundan itibaren ilk gençlik çağlarına kadar doya doya doğumgünü kutlayabilsin ... nedir o aylar  haziran temmuz ağustos ..göründüğü üzere bunun en ortasındaki ay da temmuz...yani temmuz doğmak için en ofsayt ay ...tüm kış arkadaşlarınıza hediye almak için karın ağrılarıyla geçer o doğumgünü bu doğumgünü davetlerine katılım için aileden vize onayı  abukluğuna bi taraflarınızı yırtarsınız sonra tüm kış yatırımlarınız ya yazlığa gider ya memlekete...sonra diğer kış gelir her üflenen mumda hay a.q yaw şöle bir doğumgünüm olmayacak mı ezikliğiyle doğumgünü çocuğundan önce dilek tutarsınız.... neyse yaş ilerledide  katılım az ama tadında doğumgünleri kutlamaları oluyor ve bende bana verilen bu hakla şımarabiliyorum ... şimdiden ganimetleri toplamaya başladım bile... (kıs kıs) daha bunun 44ü var ...54ü var...64ü var ...74ü var...84ü var ... belki 94üde vardır...bilemiyorum ...şımarınca böyle oluyor işte...

kamondo merdivenleri

27 Temmuz 2010 Salı
2 foto arasındaki 7 farkı bulunuz

yolumuzu haftasonu ne yaptık ettik kamondo ailesinin istanbul a kazandırdığı bu estetik harikası merdivenlere getirdik ... ve anladık ki henri  cartier bresson un 1965 te çektiği foto dan sonra belediyemizin katkılarıyla tam orta yerine sokak levhasını dikip saksılarıda misler gibi yerleştirmişiz..maksat yeşillik olsun ...

arıza

22 Temmuz 2010 Perşembe
sen daha uyu...kopyaladım bile :p

kulak memesi kıvamında

19 Temmuz 2010 Pazartesi
istanbul u canla başla bekleyen neferler olarak neden bir etkinliğe katılmayalım dedik
düştük yollara
efül efül rüzgarda dağıttık saçı başı 

uzanıp temiz havada, yeşil çimleri ayaklarımızın altında hissettik

yedik , içtik yazın nimetlerinden faydalandık

 
ama en çok jehan barbur'a hayran kaldık 

izlenenler

14 Temmuz 2010 Çarşamba
jim carrey varsa zaten bir abukluk vardır diye kabullenip öyle seyretmek lazım tamamda film de  oha artık bu nasıl oldu yaw dedirtiyor ... bence oyunculuk anlamında hakkını vermiş ve gene sınırları zorlamış jim carrey ... ben eğlendim ... gerçekten hoş vakit geçirilecek bir film ... sanki bu film ya sevilip kabullenilecek yada off nefret ettim tahammul edemeden kapattım denilecek türden bir film ..arasına pek müsade etmiyor eh idare eder denilemeyecek türden ... ben beğenenlerdenim...




John Cusack varsa bende varım severim bu şahsı dedim ...ilk başta +18 felan yazıyo ama yok öyle durumlar.... konusu basit olmasına rağmen inanılmaz güzel kurgulanmış... 80leri görüp bilenlerin çok eğleneceği bir film ... nerdeyse 80 leri sevdirecek ..oha yani ... allah bir daha 80 leri yaşatmasın diyorum ... beni güldürdü ... umarım sizide güldürür ...öneririm ...




çok uzun zamandır bu kadar içten ve bu kadar leziz bir film seyretmemiştim ...resmen film aaa bittimi keşke bitmeseydi diye tühlenip kulaklarınıza varan ağzınızı toparlamaya çalışarak geçiyor... önermeyi geçip, haddimi aşarak illaki izleyin baskısını yapmak istiyorum  ve bu filmi kaçırılmaması gerekenler listesine alıyorum ...

hoppalaa

12 Temmuz 2010 Pazartesi
zönk!!!...
nasıl yani yawww....

değişik

10 Temmuz 2010 Cumartesi
geçen akşam üniversite zamanından bir arkadaşıma rastladım ... ikimizde anadolu yakasında okuyup avrupa yakasında aynı apartmanda ikamet ediyorduk ...haylice yol almışlığımız var beraber yani.... sonra o evlendi taşındı bıdı bıdı ... hatun beni görünce şöyle bi süzüp iki sarılıp bi öptükten sonra 5 dk da bi ton soru sordu; nerde çalışıyosun ... kaç yıl oldu... nerde oturuyosun ... ev kiramı seninmi...arabaylamı geldin  ...bebek yokmu....bu ne hız yaw...ayaküstünde resmen gbt mi aldı ... peh...
bi de bu modelin tam tersi var...onlarda periyodik olarak arayıp nasılsın sorusunu sorup nasıl olduğunla ilgilenmeden kendi hayatlarındaki başarıları ve gelişmeleri anlatırlar... hamileyim ...ev aldım ...tatile italyaya gittik şöyle güzeldi...pilatesle 5 kilo verdim ... saçımı sarıya boyattım ... çocuğu okula yazdırdım yıllık şu kadar...yeni işe girdim ... sen gebersen umru olmaz o an ...sonra da ee hadi çok konuştuk deyip kaparlar teli bir de....
evet biz kadınlar değişiğiz...

kumkuma

7 Temmuz 2010 Çarşamba
geçen haftasonumuydu neydi...boğazda ağrı ile başladı ve sesim çıkmaz oldu... hala pek düzelmiş değil ...sabah kargası gibi... ses sanki başka bir yerimden çıkıyor, benim değil, bana yabancı...burnumla boğazım arasında entresan bir duygu bırakan iç gıcıklayıcı  sıvı var... zaman zaman nefes almamı zorlaştırıyor zaman zamanda kuru öksürük yapıyor...  hatta son iki sabahtır kusuncada haydi doktora dedim kendime.... geçen senede böyle olmuştu ... hatta bi kaç ay öncede.... geçmiyor...çok inatlaşmayayım oldum bu sefer....sabahtan aldım kbb randevumu ama herzaman olduğu gibi de randevu saatini kaçırdım ..oturup sıranın tekrar bana gelmesini bekledim ... hastanenin çıkardığı aylık yayınları okumaya başladım ... çok büyük bir hata...nasıl içim şişti anlatamam....yok meme kanseri ...yok geç hamileliğin riskleri.... yok bebeklerin ilk 36 saati... stresin zararları ...sanki derginin bana özel sayısı ....her sayfada daha bir daralma.... kapattım dergiyi ...derin nefes alarak gittim bir elimi yüzümü yıkadım ...döndüm geldim....daha içerde hasta var bekleyin dediler..... olur bekleyeyimde psikolojim çöktü burada.... sonra broşürlere bakmaya başladım ...hiç adını duymadığım bir hastalık ismi vardı ...açtım  pigment bozukluğundan kaynaklanan deri kanseri türüymüş...şöyle başlıyor beyaz tenli çilli insanlar daha bir risk altında....bu ben oluyorum ...vucudunuzda 100den fazla çil varsa risk altındasınız demektir.... yaw manyakmısınız... bugün çillerimi saymaya başlasam yarına bitmez .... çilli ve cildinde çokca ben olanların özellikle benlerini gözlemlemeleri erken teşhis için önem taşımakta.....hayat esmerlere güzel zaten ..çocukluğumdan beri çeşitli çil şakalarına maruz kalıp psikolojimi bozması  yetmiyomuş gibi,ömrümde bir kez bile bronzlaşamamış olmam yetmiyomuş gibi ,şimdide paranoyak olup kanserlemi mücadele edecem ....neyseki doktor o an sıranın bana geldiğini söleyip beni çağırdıda daha fazla küfretmeden asıl konuya geldim...ha evet şu erkekden dönme tuhaf sesim ve boğazıma takılı o gıcık için burdaydım ....doktor pc den bakıp hımmm geçen sene mart ayındada bu şikayet nedeniyle gelmissiniz buyrun muayene edeyim dedi oturttu bir koltuğa... kamerayla baktı ...oooo çok akıntı var.... burunda tıkanıklık varmı ...yok ....burunada bakalım ...ooo burnunuz ameliyatlımı ...hayır... çok güzel burnunuz varmış ...teşekkür ederim ama inanın şımaracak halim yok yaşım ilerlemesine rağmen gebelik geçirmemiş eğer bir gün karar verip gebe kalırsamda doğma ihtimali olan bebeği bekleyen septomları az önce okumuş ve zihnini cilt kanseri saçmalığına saplamış çillinin önde gideniyim diyemedim tabii...burnunuzu ameliyat edelimmi...hoppala ....sebep...değiştirmek istediğiniz beğenmediğiniz bir yeri olabilir ....yooo iyi böle... artık ağrısız acısız oluyor ameliyatlar ..sizde beğendiniz ya iyi benim burnum .... birde içine bakalım ...çıkardı kocaman metal bişey soktu burnuma ...hiç bukadar düzgün kemikli bir burun görmemiştim ..burun kemikleriniz cetvelle yapılmış gibi... burnunuzun içinin fotoğrafını çekebilirmiyim .... burnumda o metal varken cevap veremedim ama ilk fırsatta hayır dedim .... çüş ..(ekrandan burnumun içini gösterdi.. kurumuş sümükler burun kıllarımı burnumum yan duvarına yapıştırmış gayet iğrenç görünüyor....öyykkk) boğazım niye böle konusuna dönmeye çalışarak neden akıntı boğazımda birikiyor dedim ... sinüslerde bir kapımı ne varmış ... o kapı kapalıysa akıntı yapar kapı altından usulsuzce başka yerlere akarmış...eee yani...kapımı kapalı ....belki.....film çekmek lazım ... eee çektiniz kapalı sonra nasıl açılıyor.... haa o mu...ameliyatla ..çok kolay ...ertesi gün iştesin ...problem yok...tek derdim işten bir gün uzak kalmak ya benim ...adam taktı herşekilde beni ameliyat edesi var ..bence bu doktorlar bunca yıl okudum neden ameliyat etmiyorum deyip böyle mesleki bir rahatsızlık içine giriyolar...yaw gördüğün her burnu ameliyat edeceksin diye bişey yok .... ben bir ilaç denesek felan dedim ... haa tabi önce yazdıklarımı bir kullan ...kuvvetli bir antiyotik verecem gebelik varmı... bir sen sormamıştın şu ana kadar...nerdeyse hamile değilim yaka kokartı takıp gezecem memlekette çünkü evli her kadının ilk görevi gebe kalmaktır ya. .... neyse ..döşedi teker teker  ilaçları ...yok yani doktorda olsa bana septomlusu ayrı bir delisi denk geliyor... normal insana hasretim ... deli deliyi çeker misali hep burnumun ucundalar.... oturmuş pc başına hastane kayıtlarından şimdiye kadar gittiğim bütün doktorları görüyor soruyor adam ... sanki her derdime deva olacak...doktorunda meraklısı hiç çekilmiyor...hımm 2 yıl önce el cerrahına gitmişsin elindeki problem ne ...eeee mause tutmaktan mesleki deformasyona uğradımda.... amerikadan böle bişey aldım mause tutarken bileğinizin altına koyuyorsunuz eliniz rahat ediyor... yok doktor bana şunu verdi deyip çantamdan çıkardım bilek destek zımbırtısını ....yok bu bir işe yaramaz.... yaw doktor verdi diyorum niye işe yaramasın kaç yıldır kullanıyorum işte.... bence bundan almalısın çokta ucuz 1 dolar....türkiyeye gelmiştir..ben gene gidince alacam  amerikadan ....daha öncede 5-6 tane almıştım zaten...eeee ne yani arayıp arada ne o şekerim ne zaman gidiyosun amerikaya banada bir dolarlık zımbırtıdan getirecenmi diye hatırlatmamı yapmam lazım ..ben memnunum dedim bu anlamsız konuşmanın artık bitmesi adına.... konuşmaktan yazmayı bitiremediği reçeteyi sonunda elime tutuşturda kendimi dışarıya attım ...off yawww.... cümleten geçmiş olsun ...

gönülçelen

6 Temmuz 2010 Salı
methini çok duyup okumak istemiştim ama kitabı hep gönülçelen olarak aramıştım ..meğerem çavdar tarlasında çocuklar olarak türkçeye çevrilip yapıkredi yayınlarından çıkmış ... arkadaşımın elinde görünce gözlerim parladı ...o okur okumazda sıra bana geldi... malum ilkgençlik çağına dair bir roman ..okumak için biraz geç kalmış olsamda sonunda bu romanın benim durağımada uğramasından inanılmaz mesudum ...  başroldeki  "holden caulfield" karakteri herşeyden nefret etmesine karşın bağrınıza bastığınız, bir dönem illaki  bünyede hissettiğiniz türden isyanlara gebe, gençliğin baharında,  asi bir ruha sahip aslında sevgi dolu bir kişilik ... okudukça  (orjinali küfürlüymüş türkçeye gayet kibar çevrilmiş olmasına rağmen ) rahatladım ...her küfrü ben ediyorum sanki öyle  bir rehavet çöktü üzerime...bazen insana herşey fazla gelir, dünya üzerine üzerine geliyormuş gibi olur ya holden de durum bazeni aşmış baya bir yerleşik duygu halini almış, öfkeli şirin tadında.... sinemadan ,oyunculardan ,yapmacıklıktan,yalandan ,okuldan,aptal ergenlerden sayamayacağım kadar çok şeyden nefret ediyor...kitap okumayı çok seviyor bir de kız kardeşini ...olayları ve kişilikleri anlatırken ki uslubuna bayıldım ...okuyan herkesin gönlünü çelebilecek bir kişilik ... hakkaten olabileceğinin fazlasıyla öfke , nefret ve olumsuz duygu zikredilirken nasıl oluyorda kitap insanın içini ısıtacak sıcaklıkta hoş bir tebessümle bitip sizi şaşırtıyo bilemiyorum ..ustalık bu olsa gerek ....                   

d.i.h.o

4 Temmuz 2010 Pazar
malum yaklaşık 5 - 5,5 ay evde bir başıma kalakaldım ... daha öncede kutupayusu askere gidecek diye bir salmışlık vardı ... o dönmeye yakın eve bir baktım ev baya bir insani yaşam standartlarının dışına çıkmış ... geçen hazirandan beri pencereler silinmemiş...eve gün ışığı sızamıyor...(oha.. neyseki annem okumuyor bu yazdıklarımı) ben işte yaşamsallık adı altında bişeyler yapıyordum ..işe gidecek kadar kıyafet yıkayıp ütüleme ...ölmeyecek kadar yemek hazırlayıp ki bu genelde hazır yiyecekler yada anneden taşınan yiyecekler ve geneldede tek tabak olduğundan kelli pek bir çabaya hacet kalmıyordu .... işte arada nevresim değiştirme felan öyle yuvarlanıp gidiyordum ..bana kalsa işe bile pijamayla gidip aylarca üstümü değiştirmeme kapasitesi var ama malum toplum buna hazır değil .... neyse ben askerdeki şahsı olaya alıştırma açısından o gelmeden bi 10 gün önceden başladım durumun idraki için ufak detaylar vermeye... o gelincede ortak hesap kitapla bu evi kireçlemeli ve dezenfekte etmeli fikri karar aşamasına geldi ve acilen bir boyacı arama tarama timi kuruldu ...evimiz zaten kıç kadar...wc de osursan salondaki insanoğlu duyabiliyor..bu açıdan boyama işlemi 2 günde halloldu ..amma velakin boya işini geçtim bi evi tekrar hayata kazandırmak ne kadar meşakkatli bir işmiş bunu baştan kestirememişiz onu anladım... evin boyanması nerdeyse bir ay oldu ...dolap içlerindekilerin yıkanıp ütülenmesinin en son noktası  bu güzel güneşliı nadide yaz pazarına kadar uzadı...bu arada farkettiğim başka bir nokta ev çöp eve dönmüş..poşetler yetmedi evden çıkardıklarımıza...anlamadım napıyorum ben..ne bulsam saklamışım ... bir gün gelecek ve işime yarayacak havasına... bu arada ev de yaşama alanı kalmamış meğerem...kütüphaneden bi ton dergi gazete eski kitaplar paket yapıldı ..giyilmeyen kıyafetler ayrıldı ...ayakkabılar kutularına kaldırıldı unutulanlar günışığına çıktı ...vs vs... ne çok ıvır zıvır durum ...taşınsam daha iyidi sanki... bu kadar uğraşmaya seneye taşınırımda ben ..demedi demeyin ..neyse...boyacı ayarlandı boya almaya gidildi ... ne renk olsun felan ..ben bir an bir odanın bir duvarının siyah olması gerektiğini düşündüm ... olurmu olur havasına gazladık gitti..boyacı felan olayı baya abuk bulduysada biz ikna olmuştuk bir kez..ani alınan bu karar nedeniyle iş yerinde tırım tırım siyah oda nasıl olur yoksa yapmasamıydık endişesiyle işi gücü bırakıp netten siyah duvarlı oda arayışına girdim bile...böyle fotoları siyah beyaz bastırtır çerçeveler asarım ..yan duvarada siyah çerçeve koyarız vay be felan hayellerini yeşertip çiçekler açtırırken evden bir telefon geldi... myk acep biz bu duvarı siyap yaptık ya diyorum ki tüm oda siyahmı olsun ..süper oldu yaw telefonunu alınca noluyo yaw oldum ...biran önce saat 6 olsada eve varıp baksam yeni yaşam alanımıza.... velhasılı eve gidip görünce içim açıldı valla.... evet evet ...siyah duvara bakıyosun ve kayboluyosun ..tamamen bir derinlik ..bir dinlenme...hem migren içinde ayrıca bir artı ... resmen salyalarım akıyo duvara bakınca... hemen foto çekmeye başladım o iştahla evin dandini olmasını önemsemeyip...aslında bu fotolar tripot kurulup çekilse daha başka olurlardı ama bende o sabır ne gezer..heyecanlı bir kişiliğimdir... aaa şöle dön bölede çekeyim ... of harika bu duvar nidaları baya bir gün sürdü ....velhasılı gözümden sakınır oldum duvarı ..öle çerçeve felanda asamam böle kayboluyorum bakıp bakıp ne güzel tavırlarım devam ediyor... henüz bugün pc ye aktarılması nasip olan fotolara bakarkende gene bir heyecan basıp lannn bu movie makercık ne işe yarıyo böle ben bu kutupayusunu döndürsemmi felan diye düşünürken ahanda böle bir videoyuda aradan çıkardık ...pek bir şey değil işte emeğe saygı pilissss..... çok eğlenceliymiş ... devamını bekliyorum kendimden ...
 (bakınız: askerden yeni dönmüş sosyal hayata intiba etmeye çalışan kutupayusu)
 
d.i.h.o from mykuuu on Vimeo.

takılberi

3 Temmuz 2010 Cumartesi
ben yemeğin renklisini mis kokanını yedikçe yenilesini severim ...

tezgahın üzerindeki bu renk curcunasına şahit olunca dayanamayıp şipşakladım ...
yemek yapma konusunda süper şipşakcıyımdır...yemek yapanı iyi oyalar iyi motive eder midemi bayramsız bırakmam ... tarifine gelince valla sormadım gördüğümü çektim ... hemen olan bir yemek ..yeterki elde malzeme olsun... işte sahneler bunlar...
sonra hopppp.... hepsi aynı yerde buluşup kaynaşıyor....
ve final 
 sordum ismi takılberi imiş..... yersen 
ohh...
karnım tok 
sırtım pek 
: )